Page 155 - bilgem-teknoloji-dergisi-6
P. 155
Asım ALTUNBAŞ Tosun TERZİOĞLU
Akademisyen bir aileden geliyorsunuz. Babanız ve anneniz
üniversitede profesör. Sizin geçmişten gelen "Ben de Söyleşi esnasında.
akademisyen olacağım, ben de üniversitede hoca olacağım"
öyle bir planınız, amacınız, rüyanız var mıydı?
Yani yoktu ama başka da şansım yoktu diyebiliriz (gülüyoruz).
Çünkü tek çocuktum. 5 yaşından itibaren hep üniversite
konuşulurdu evde. Onun için benim akademisyen olmam doğal
bir şeydi. Hangi konu olacağı, hangi alana kayacağım o son
dakikaya kadar belli olmadı.
Sonra matematiği tercih ettiniz. Matematik sevdanız ne
zaman başladı?
Ben okulu sevmeyen bir öğrenciydim ilkokulda (gülüyoruz).
İyi bir lisede, Robert Koleji'nde okudum. Okulu sevmezdim
ama iyi bir öğrenciydim. Fakat nedense lise sonun ortasına
kadar çok kararsızdım. Aklımda matematik vardı, arkeoloji
vardı, gemi mühendisliği vardı. Birbirinden bayağı farklı
konular.
Lafınızı bölüyorum. O zamanki karar vermede çektiğiniz
güçlük Sabancı Üniversitesi'nin üniversiteye girdikten sonra
bölüm seçme metodolojisini benimsemesinde etkili olmuş
mudur acaba?
Tabii tabii (gülüyoruz). Tabii var. Annem biyoloji okumamı
isterdi. Kendisi fizyologdu çünkü. Biyolojiye karşı bir merakım,
hevesim yoktu. Babam matematikçiydi. Sonunda bana "Artık
bir karar vermelisin" dediler. Ben de "Matematiği seçtim"
dedim. Babam "Emin misin?" diye sordu. "Eminim" dedim ama
çok doğru değildi (gülüyoruz). İlgiltere'de öyle bir üniversite
seçtim ki kendime matematik bölümünde öğrenci olacaktım.
Birinci yılın sonunda kredi kaybetmeden gemi mühendisliğine
geçebilecektim. İyi de bir gemi mühendisliği bölümü vardı.
Arkeolojiye de geçebilecektim ama o zaman kredi kaybetme
ihtimalim vardı. Fakat bir yıl matematik okuduktan sonra
sevdim. Üniversite hayatını ve matematiği sevdim. Matematikte
kaldım, hiç pişman olmadım. Sonradan anlıyorum ki gemi
mühendisliği benim denize olan merakımdanmış. Yani o sıralar
deniz biyolojisi bölümü olsa pekala oluyabilirdim (gülüyoruz).
İngiltere'de lisans okudum. Sonrasında Almanya'da Frankfurt
Üniversitesi'nde doktora yaptım. Doktoradaki üç yılın bir yılı
Amerika'da geçti. Çünkü doktora danışmanı hocam Amerika'ya
misafir profesör olarak gitti. Benle onunla beraber gittim.
Ardından ODTÜ'ye mi geldiniz?
Ondan sonra ODTÜ'ye geldim. 1968'de doktorayı bitirir
bitirmez geldim. Başladığımda matematik bölümünün onbirinci
öğretim üyesiydim. Bölüm o kadar küçüktü. İçinde yöneylem bu çalkantıların üniversiteye çok yansıdığı yıllardı. ODTÜ'ye Bir de daha ziyade benim yaşımda o zamanın gençleri vardı. iyi öğrencileri yurtdışında doktora yaptırıp sonra tekrar kendi
araşırma ve istatistik de vardı. Şimdiki binanın bir katını özellikle de. Ama öbür taraftan da matematik, araştırma, bir O yıllarda devamlı araştırma seminerleri yapardık. Gözümüze bünyesine çekerek bu konuma ulaştı.
dolduramazdık. Şu an bina taşıyor.
üniversitenin kuruluşunu görme bakımından da çok tatmin kestirdiğimiz öğrencileri daha üçüncü sınıfta zorla araştırma 12 Mart geçti, 12 Eylül geçti. O çalkantılarda sarsıldı sistem.
ODTÜ'deki yıllarınızdan biraz bahsetsek? edici yıllardı. seminerine sokardık. Sonrasında bu öğrenciler yurtdışında Ama ODTÜ'nün bir avantajı Yüksek Öğretim Kanunu çıkıncaya
doktoraya çok iyi yerlere gittiler. Tabii biz "Git doktora yap"
Ben İstanbulluyum. Ailem de İstanbullu. Ankara'ya tamamen ODTÜ Matematik'te babamın jenerasyonundan Cahit Arf kadar kendi kanunuyla yönetilmesiydi. Kendi sınavı, kendi
ODTÜ için gittik, evlenmiştim o sırada. İkimizde daha önce vardı. Daha sonra da Ege Üniversitesi'nden Japon asıllı Gündüz şeklinde yapmadık. "Şurda yapsan, şu konuda yapsan, yaptıktan kanunu ve mütevelli heyeti sistemi vardı. Fakat mütevelli heyeti
Ankara'da yaşamamıştık. Heyecanlı, zor yıllardı. Çalkantılı ve İkeda geldi. Dolayısıyla bir çekim merkezi oluştu ODTÜ'de. sonra tekrar gelsen" tarzında yönlendirdik. ODTÜ Matematik sistemi hem içeriden hem dışarıdan hızla dejenere edildi.
152 Sayı 06 Mayıs-Ağustos 2011 http://www.bilgem.tubitak.gov.tr/ 153
·