Page 143 - bilgem-teknoloji-dergisi-4
P. 143

Nur YANANLI  Bilimsel Düşünceyi Hayata Geçirmek

 Doğru olarak benimsenmiş bu yanlışların  • Aklın girmediği konular dogma haline  • Sosyal hayatta aklın kullanılmaması  Bilimsel düşünce veya bilimsel yaklaşım dediğimiz bu  Bilimsel düşünce genellikle şu adımlar ile tarif edilir:
 fark edilmesi ancak bilimsel düşüncenin  gelir ve dokunulmazlaşır. Dokunulmaz  kızgınlık, kin, nefret, hırs gibi duyguların  yöntem nedir?
 sorgulayan, şüpheci yaklaşımı ile  hale geldiği için bu konular içindeki  kişilere hakim olmasına neden olur. Böyle  • Tez
 mümkündür. İnsan olarak hedefimiz  yanlışlar asla düzeltilemezler.  Ayrıca akla  toplumlarda cinayetler, incir çekirdeğini  Montaigne “Allah’ın insanlara en adilce dağıttığı nimet akıldır.  • Hipotez
 doğruya ulaşmak olduğuna ve yanlışlarla  dayalı yorumlar yapılmadığı için dogma  doldurmayan konulardan kavgalar,  Çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir,” der. Her
 da doğruya ulaşamayacağımıza göre her  haline gelen fikirler mana ve derinlikten  nesilleri etkileyecek kan davaları günlük  insan akıllı olduğunu ve düşündüğü her şeyin doğru olduğunu  • Teori
 insanın fikirleri, algıları ve davranışları   uzaklaşarak yüzeyselleşir.  sıradan olaylara dönüşür. Oysa ki akıl,  sanır. İşte bu zan, insanın aklını kullanmasına, düşünmesine
 sorgulaması gerekir. Sorgulama yanlışların  • Akıl kullanılmadan, alışkanlık veya  duyguların frenidir ve onların kontrol  engel olur. Olması gereken, asıl düşünce yöntemi bilimsel  • Yasa
 fark edilmesi için gerekli olan ilk adımdır.  gelenek haline gelmiş işler bilinçli olmadığı  edilmesini sağlar.  düşüncedir. Bilimsel düşünce eski bildiklerimize, kabullerimize,
 Sonraki adımlar ise yanlışların tarafsız,  için değerli ve kalıcı değildir. Yapılan işten  • Bilimsel düşünce ile manevi olguların  zanlarımıza şüpheyle yaklaşarak, araştırarak, sorgulayarak,
 önyargısız gözlemler ile analiz edilmesi  olumlu bir sonuç elde edilmiş olsa bile  birbirinden ilgisiz konular olduğu  tarafsız gözlem yaparak, önyargılardan arınmış saf aklı
 ve yapılacak akılcı değerlendirmelerle  tesadüfidir. Ancak neden, nasıl gibi  düşünülür. Ama tam aksine akıl olmazsa  kullanarak zamana ve mekana göre değişmeyen mutlak
 düzeltilmesidir.  Böyle bir yaklaşım kişiyi  sorulara bulunan akılcı cevaplar ile yapılan  ahlak da gelişemez. Ahlak ancak  doğrulara ulaşma yolu veya yöntemidir.
 de toplumu da her zaman olduğu  işler başarıya ve hedefine ulaşır.  kendinden şüphe eden,  davranışlarını
 noktadan daha doğruya daha ileriye  sorgulayan, üzerinde düşünen ve doğruyu
 götürecektir.  arayan bir akılla gelişir. Bu yüzden sosyal
 alanda akılcılığı hayata geçiremeyen
 Bilimsel düşüncenin yalnız müspet
 bilimlerle veya bilim adamları ile  toplumlarda büyük ahlaki çöküntüler
 sınırlandırılması, insan hayatının büyük  yaşanır.
 bir bölümünü oluşturan sosyal konuların  • Bilimsel düşüncenin egemen olmadığı
 bilimsel yaklaşımdan ve dolayısıyla  toplumlarda kişiler farkında olmadan
 akılcılıktan uzaklaşmasına sebep olur.  geleneklerin, çoğunluğun ve güç
 Günlük yaşantıdan bilimsel yaklaşımın ve  odaklarının etkisi altına girerler. Bu etkiler
 beraberinde akılcılığın dışlanması ise  altında kişilerin bireyselleşmesi, dolayısıyla
 toplumları felakete sürükleyecek sonuçlar  özgür bir şekilde düşünmesi engellenir.
 doğurur. Bu felaketi anlayabilmek için  Bireyselleşmenin olmadığı, toplumsal
 kişisel ve toplumsal hayatın bilimsel  bakışın hakim olduğu yerlerde yanlışlar
 düşünce ve akılcılıktan yoksun  görülemez hale gelir. Çünkü kalabalıklar
 olmasının sakıncalarını birkaç madde  hep aynı yöne bakar, dolayısıyla farklı bir
 ile özetleyelim:  doğrultudaki doğruyu göremez.

 • Bilimsel düşünce yöntemi ile
 yetiştirilmeyen gençler sorgulamadıkları
 için beyin yıkama faaliyetlerinin hedef
 kitlesi haline gelir.











           Fakat bu adımları gerçekleştirmek için olması gereken başka     Gerçeği arayan, düşüncesini tartmalı şüpheyle
          unsurlar da vardır. Bilimsel düşüncenin ilk adımı bilinenlere    Bulduğundan emin olan, sınırlanır bildikleriyle
          şüpheyle yaklaşmaktır. Bir tez ortaya atabilmek için öncesinde   Derse hep “Ben bilirim”, gidemez öteye,  çeker çile
          bilinenlere şüphe ile yaklaşmak gerekir. Ancak şüpheci yaklaşımı  Kuşku duymalı zanlardan yaşamak için gerçeklerle
          gerçekleştirmek oldukça zordur.  Çünkü insan genellikle
          bildiğinden emindir. Zanlarını bilgi, bu bilgiyi de kayıtsız şartsız  Şüphe doğruya ve gerçeklere açılan kapıdır. Tabii her zaman
          doğru kabul eder. Kabullerle gelen bu eminlik hissi insanda  tahmin edilen doğruyla bulunan doğru aynı olmayabilir. Bazen
          şüpheyi ve sorgulamayı ortadan kaldırır. İnsan çoğu zaman  de bulunan doğru, eski bilinen doğru olabilir. Sonuç ne olursa
          kabul ettiklerinden o kadar emindir ki defalarca aynı hatayı  olsun bilimsel düşünce sonrasındaki biliş ile öncesindeki biliş
          yapıp, tökezlese de dönüp bildiğinden şüphelenmez, kendine  arasında fark vardır. Bilimsel düşünce sonunda bilinç oluşur,
          neden diye sormaz.                                         öncesinde ise körü körüne bir inanış vardır sadece.


 140  Sayı 04   Eylül-Aralık 2010  http://www.uekae.tubitak.gov.tr/  141
 ·
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148