Page 95 - Bilgem Teknoloji Dergisi 15. Sayı
P. 95

Marmara Üniversitesinde öğretim görevlisi olan  müzik konuşuyor ve bu enstrümanların onların
                  ve Cinuçen Tanrıkorur’un manevi kızı olan Başak  duygu ve düşünce dünyalarında bıraktığı etkiyi
                  İlhan Hoca, Cinuçen Tanrıkorur metodunda  konuşuyorduk. O günlerde mûsıkînin tesir-i
                  kaldığım yerden devam etmem için büyük  sihirkârına  kendini  kaptıran  bir  genç  kardeşim
                  uğraş verse de gerek yoğun mesaim ve gerekse  de bu günlerde hatırı sayılır bir neyzen oldu.
                  kurumsal hayatın benim ruhumda araladığı bu
                  yeni veçhesi dolayısıyla metodu bitirmek kısmet  Hanendelik eğitimlerimin başlaması ile Itrî,
                  olmadı.                                          Abdulkadir Merâgî, Dede Efendi, Zekai Dede
                                                                   gibi büyük bestekârların eserlerini Kâni Karaca
                  Sıkıcı bankacılık hayatıma devam ederken  ve Bekir Sıdkı Sezgin gibi üstadların fem-i
                  müzik hayatımın köreldiğine gün be gün  muhsininden meşk etmeye başladım…
                  şahit oluyordum, tamamen küle dönüşmeden
                  içimdeki kıvılcımı harlayacak o nefes; o günlerde  Anladım ki her yaşta müzik anlayışım farklı cereyan
                  bir konserde tanıştığım ve aynı zamanda bir ney  ediyor ve sanki bir veçheyi tamamlamadan
                  talebesi olan eşim Ayşegül olmuştu.              sonraki veçhe açılmıyordu. İçine girdiğim  her
                                                                   âlem beni yeni bir âleme hazırlıyor gibiydi. Zevk-i
                  ‘’Eğer mutlu değilsen, seni mutsuz ettiğini  selim diye adlandırdığım bu yeni âlem beni
                  düşündüğün her ne var ise vazgeç, istikametini  öylesine yutmuştu ki; ömür sermayemin bırakın
                  değiştir, ben arkandayım…’’ sözleriyle bana tarifi   bu âlemi anlamayı, bu âlemi temâşa etmeye dahi
                  imkânsız bir güç vermişti.                       yetmeyeceğini özümsemiştim. Belki de mühim
                                                                   olan yol idi, yolda olmak idi. Sonra nasıl idrak
                  Bankadan istifa etmiş ve bir teknoloji girişiminde  ettiğimi bile bilmiyorum ama anladım ki mûsıkî
                  hem finans hem de kurumsal iletişim görevini  ilmi düşündüğüm gibi akademik olmaktan
                  yapmaya talip olmuştum.                          çok uzakmış. Daha mühim meseleler varmış.
                                                                   Mûsıkî, insan-ı kâmil olma yolunda çok mühim
                  Ofisim, Beylerbeyi sırtlarında müstakil bir villa  bir  araç  olsa  da  nihai  hedef  değilmiş.  Mûsıkî
                  içerisindeydi. 15  kadar  çalışanı  olan butik  bir  ilmi, evvela edebi ve sabrı kuşanmayı, mütevazı
                  teknoloji firmasında benim dışımdaki herkes  bir insan olmayı ve dahi perde arkasında idrak
                  Ar-Ge çalışanı idi. İkinci yılımda, bütün imza  edemediğimiz  önemli  meziyetleri  kazandırır,
                  yetkileriyle şirketi sevk ve idare eden bir  kazandırmalıdır.       Böyle   bakınca    gözümde
                  pozisyona terfi etmiştim. Kurumsal bir yapı olan  büyüttüğüm ve şöhret sarhoşluğu içerisinde
                  bankacılık sektöründeki deneyimim ile idari  ulaşılamayan virtüözlerden müstağni oluyor
                  görevlerde uzmanlaşmak o kadar zor olmamıştı  insan. Hasbelkader Üsküdar’da herhangi bir
                  benim için. Ama bu defa bankadaki gibi keskin  sokakta bulunan eski bir camiye girdiğimde
                  mesai saatleri yerini esnek çalışma saatleri  adını dahi bilmediğim cami imamının acemaşîrân
                  almıştı. Öyle ki her perşembe telefonumu uçak  makamında  kıldırdığı  namaza karşılık,  aynı
                  moduna alarak Üsküdar’da Balaban Tekkesinde  makamda  tesbihat  ile  karşılık  veren  müezzinin
                  Mehmet     Kemiksiz    Hocam     ile  meşklere   yaptığı mûsikî şölenlerini görünce neyi ve kimi
                  başlamıştım. Mehmet Kemiksiz Hocam ile meşk  aradığını şaşırıyor insan.
                  yapana kadar hanendelik nedir bilmezdim
                  doğrusu… Derslerde, geleneksel bir yöntem
                  olan tekrara dayalı eğitim sistemini kullanarak
                  hiçbir enstrüman kullanmadan sadece elindeki
                  kalemle masaya ritim vurmak suretiyle klasik
                  eserleri okumaya başladık. Böylesine müstesna
                  bir çalışma içerisinde bulunmak son derece
                  kıymetliydi benim için.

                  Ofisim tam bir mûsıkî cemiyetine dönüşmüştü.
                  Ud, tanbur, ney, bendir ve kudüm gibi az
                  bilinen sazlarım odamda adeta bir sanat sergisi
                  gibi sergileniyordu. Daha önce bu sesler ve
                  enstrümanlar ile karşılaşmayan genç yazılımcı
                  arkadaşlarım ile ortamın dokusundan ötürü



                                                                                  TÜBİTAK BİLGEM TEKNOLOJİ ¬ TEMMUZ 2024  93
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100